Başkan Murat KAYA "Artık Yeni Trend Ekonomik Şehirler"

  • 01.09.2016
  • tarsustb

31/08/2016 Çarşamba günü Ankara TOBB binasında Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci'nin katılımı ile gerçekleşen KONSEYLER Toplantısı öncesi Başkanımızın Mesajı

Dünyadaki kentlerin ekonomik bölgesellikten çıkıp şehirlere yöneldiğini vurgulayan Tarsus Ticaret Borsası Başkanı Murat Kaya, dünya ticaretinin yüzde 60'ının şehirlerde gerçekleştirildiğine dikkat çekti. "Artık yeni trend ekonomik şehirler" diyen Kaya, Tarsus'un da tarım yapısı ve üretimi, geçmişten gelen sanayi kültürü ile ekonomik şehir olmaya aday olduğuna dikkat çekti. Tarsus'un birçok medeniyete ev sahipliği yapan bir ilçe olduğunu ifade eden Kaya, yaklaşık 10 bin yıllık bir kent olduğunu aktardı. Türkiye' de ilk elektriğin üretildiği, sanayi ve ticaret odasının kurulduğu, tekstil fabrikalarının kurulduğu, Kurtuluş Savaşında ordunun ihtiyacını karşılayan dokuma fabrikasının kurulduğu kent olduğunu dile getiren Kaya, Tarsus'un her türlü altyapı yatırımının tamamlandığının altını çizdi. ilçenin yıllardır Çukurova Havaalanı, Tarsus Kazanlı Kıyı Şeridi, Karboğazı Kayak Merkezi, üniversite gibi büyük projelerin özlemini çektiğini aktaran Kaya, "Tarsus ticari ve sosyal kalkınma bakımından bu projelere oldukça hazır bir kent konumunda. Bu eylemlerin harekete geçmesi için siyasi iradeye ihtiyaç var" dedi. Sadece 1o bin kişilik yatak kapasitesi olan turizm bölgesi için o oranda işçi istihdam edileceğini belirten Kaya, Mersin ve Adana'nın da bu istihdamdan faydalanacağını kaydetti.

Tarsus'ta dünyada yetişen tarım ürünlerinin tamamının üretilebildiğini ifade eden Kaya, yılda 2-3 ürünün ekiminin yapılabildiğini ve erkenci ürünün alındığı ender bölgelerden olduğunu kaydetti. Üretilen ürünlerin kaliteli olduğunu ancak pazarlama noktasında sıkıntılar yaşandığını belirten Başkan Murat Kaya, ihracatta kalite ve marka bilincinin oluşturulması gerektiğinin altını çizdi. Kaya, narenciye ihracatı yapılırken gönderilen mal içinden çıkan fireden sonra kalan paranın 2-3 ay içerisinde geldiğini ifade ederken, "Böyle bir ticaret şekli dünyada yok. İlk önce ürünümüze güvenmemiz gerekiyor. Ürünümüz oldukça kaliteli. Ancak ürünün istenilen yere sağlıklı şekilde ulaştırılması gerekiyor. Bu konuda lojistik sorunlarımız var. Ürünlerimizde lojistik alanında yaşanan sıkıntılar nedeniyle fireler verebiliyoruz. Buradan Trabzon'a giden ürün 2-3 gün sıcakta gemi beklerken bozulabiliyor. Thermoking araçlarla ulaşım sağlanabilmeli. Özellikle taşımacılıkta geleneksel yöntemlerde vazgeçilmeli. Bunun için devlet mekanizması da kontrol anlamında gelişmeli. Kaliteli ürünü kontrollü bir şekilde sevk ettiğiniz takdirde ürünlerimiz aranılan ürün haline gelecektir" şeklinde konuştu.

Üretilen ürünlerin yurtdışına ihraç ederken iç piyasanın da unutulmaması gerektiğini aktaran Kaya, iç piyasada narenciyenin dalında fiyatının halde 5 kat pahalanarak tüketiciye yansıdığının altını çizdi. "Dalından üreticiye giderken fiyatı 5 kat artan ticaret şeklide dünyanın hiçbir yerinde yok" diyen Kaya, buna bir çözüm bulması gerektiğine dikkat çekti. Kaya, "Üretici de tüccar da market de para kazansın ama tüketiciye 5 kat farkla ürün satılmasın" dedi. Kaya, asgari ücret ile geçinen ailelerin alım gücüne yetmediğini, bu nedenle iç piyasa tüketimin düşük olduğunu anlattı. Kaya, iç piyasa fiyatının düşük olduğu takdirde tüketimin de canlanacağını vurgularken, "Türkiye'nin narenciye tüketimi kişi başı yıllık 27 kilo. Avrupa' da ise bu rakam 45-50 kiloya çıkıyor. Arada 2 kat fark var. İç piyasa tüketiminin artması için fiyatların düşmesi gerekiyor" ifadelerinde bulundu. DFİF desteğini ihracatçıların değil üreticinin alması ile iç piyasa fiyatlarının ucuzlayacağını kaydeden Kaya, "Kilo başına verilen desteğin üreticiye verilmesi ile hem  üretici ürününden kazanmış olacak hem tüccar hem de tüketici kazanmış olacak. İç tüketim artacak ve iç piyasadaki fiyatlar da düşecektir. Bu sayede ürün en başından sonuna kadar tamamıyla kayıt altına alınmış olur. Herkes bu anlamda elini taşınaltına koymalı" şeklinde konuştu. Mısır, pamuk, soya üreticisine destek verilirken yıllardır narenciye üreticinin desteklenmediğine işaret eden Kaya, narenciye fiyatlarının dalında hep aynı kaldığını aktardı.

Murat Kaya, havza modelinin Türkiye'nin tarım sektörü için hayati bir konu olduğunu vurgularken, hangi bölgeye ne ekileceğinin belirlenmesi ve desteklerin de buna göre verilmesi gerektiğini anlattı. Tarımda ciddi bir envanter çalışmasına ihtiyaç olduğunu belirten Kaya, "Acilen tarımda bir yapılanmaya ve havza sisteminin uygulanmasına ihtiyaç var" dedi. Tarım sektöründe en çok ithal edilen iki ürünün soya ve pamuk olduğunu aktaran Kaya, Türkiye'nin soya ihtiyacının 2 milyon tondan fazla olduğunu anlattı. Kaya, ancak üretimin 160 bin ton civarında olduğunun altını çizerken, yüzde 92'sinin ithal edildiğini vurguladı. Yapılan ithalatın 2,5 milyar dolara ulaştığının bilgisini veren Kaya, Türkiye'nin soya fasülyesi üretiminin yüzde 20'sinin Tarsus'ta yapıldığını aktardı. Eskiden Türkiye'nin pamuk ihracatçısı olduğunun altını çizen Kaya, bugün ise pamuğun yüzde 60'ının ithal edildiğini vurguladı. Pamuk ithalatının da 2,5 - 3 milyar dolar maliyete ulaştığını aktaran Kaya, pamuk ve soya ithalatının toplam maliyetinin 5-5,5 milyar doları bulduğunu anlattı. Pamuk ve soya üretimini artırmak için bu ürünlerin en iyi yetişebildiği bölge olan Çukurova ve Güneydoğu Anadolu' da ekiminin teşvik edilmesi gerektiğini aktaran Kaya, "Bu bölgelerde sadece soya ve pamuk ekimi için destek verilmesi gerekiyor. Başka bölgelerde de yetişebilen ürünlere destekleme yapılmamalı. Her bölgeye uygun ekim planlaması ile tarım ithalatı azaltılır ve ihracat artar" dedi.

Değindiği önemli bir konuda; Tarım Havza modelinin acilen hayata geçirilmesi oldu. Kaya," Tarım sektöründe gelişen teknolojiyle birlikte modern tarım uygulamalarıyla üretim ve kar marjının yükseltilerek markalaşma sağlanmalıdır. Üretim deseni ve üretimi miktarı planlaması yapılması şarttır. Tarım Havzaları ile yenilenen Türkiye ekim deseni ve tarımsal ürünlere sağlanan destek unsurları ile ülkesel rekabetçilikten çok bölgesel rekabetçiliğe destek verilmelidir.Ürün ekim planı önceden belirlenerek destek miktarları üreticiye sezonundan önce belirlenmeli ve en geç Şubat -Mart ayları içinde ödenmelidir. Tarım teşviği verilen ürünlere verilen desteklerin, bölgesel olarak tespit edilen maliyetin en az % 50 sini karşılayacak oranda verilmesi de sağlanmalıdır.

Tarsus'ta tarım dayalı sanayide büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden Kaya, bölgede yetişen ürünlerin yeterli tesisi olmadığı yurtiçi ve yurtdışında sanayi ürünü olarak değerlendirildiğini aktardı. Kaya, bu nedenle ilçede tarımda katma değerli ürün üretilemediğini anlatırken, "Bölgede tarım sanayi gelişirse hem tarım ürünleri işlenerek daha değerli hale gelebilir hem de işlenen ürünler soğuk hava depolarında bekletilerek uygun zamanlarda piyasaya sunulur ve denge oluşturulabilir" diye konuştu. Tarsus'ta bir organize tarım bölgesi oluşturulabileceğini vurgulayan Kaya, lojistik avantajları sayesinde bölgenin tercih edilebilirliğinin yüksek olduğunu ve bu sayede bölgeye daha fazla yatırımcı çekilebileceğini aktardı.

 Başkan Murat KAYA "Artık Yeni Trend Ekonomik Şehirler"